Covid: "Kaygı durumları" pandemi sırasında "depresif atakların aksine" artmadı

Fransız Halk Sağlığı Kurumu'nun 22 Temmuz Salı günü yayınladığı bir araştırmaya göre, Covid sağlık krizi, depresyonda gözlemlenenin aksine, Fransız halkında anksiyete bozukluklarında kalıcı bir artışa neden olmadı.

Bu çalışma, "2017-2021 yılları arasında yaygınlığı önemli ölçüde artan depresif atakların aksine (...), anksiyete durumlarının sıklığı sabit kaldı" şeklinde özetleniyor.

2020 yılında birçok ülkede eşi benzeri görülmemiş sağlık kısıtlamalarına ve sıkı karantinalara yol açan Covid pandemisinin, genel olarak birçok ruhsal sağlık bozukluğunu ağırlaştırdığı düşünülüyor.

2021 yılında The Lancet dergisinde yayımlanan geniş çaplı bir sentez çalışması, özellikle pandemi bağlamında depresif ve anksiyete bozukluklarının kötüleştiği sonucuna varmıştır.

Bu nedenle Fransa Kamu Sağlığı araştırmacıları, "sağlık krizi sonrasında kaygı durumlarının artmış olabileceği" hipotezini test etmeye çalıştılar.

Ancak sonuçlar kesin değil. Binlerce Fransız vatandaşı üzerinde, anksiyetenin temel semptomlarını ölçen bir ankete dayalı telefon anketi yoluyla yürütülen çalışmanın sonunda, rakamlar 2017 ile 2021 yılları arasında genel olarak aynı kaldı.

Yedi soru arasında, örneğin, kişinin "korkunç bir şey olacakmış gibi korku duygusunu" ne sıklıkla yaşadığı veya "sessizce oturup hiçbir şey yapmayarak rahatlayabilme" becerisi yer alıyordu.

Araştırmacılar, ankete katılanların %12,5'inin kaygı belirtileri yaşadığını belirterek sonuçların endişe verici olduğunu düşünüyor. Ayrıca, bu sonuçlar sosyal eşitsizlikleri de yansıtıyor: Maddi zorluklar yaşayan veya düşük eğitim seviyesine sahip kişiler arasında bu belirtilerin daha yaygın olduğu görülüyor.

Öte yandan, Covid pandemisi durumu daha da kötüleştirmedi. Pandeminin ilk günlerinde yapılan hızlı araştırmaların Fransa'da kaygı duygularında bir artış gösterdiği göz önüne alındığında, bu durum mantığa aykırı görünüyor.

Ancak araştırmacılar, "pandemi evresinin başlangıcında gözlemlenen yüksek yaygınlığın geçici olabileceğini" öne sürerek, bu gözlemi, genellikle kalıcı bir şekilde kötüleşmiş gibi görünen depresif ataklarla karşılaştırıyorlar.